Selefilik, Vehhabiliğin Kamufle Adıdır !
Son dönemlerde özellikle Suriyede isimlerini sıklıkla duyduğumuz bir grup , Tasavvuf ehline kafir diyen tekfirci cemaat …. Vehhabiler, bu isim altında kendilerini gizliyorlar. Hatta kendilerine hakiki ehl-i sünnet anlamında Ehl-i sünneti hassa diyorlar. Selef, önceki demektir. Istılahta Sahabe ve Tabiine Selef veya selef-i salihin denir. Selef-i salihinin yolunda bulunan müslümanlara (Ehl-i sünnet) denir. Ehl-i sünnet olmayıp, Ehl-i sünnet âlimlerinin nasslarda açık bildirilmemiş olan ahkamdaki ictihadlarını beğenmeyen ve bu manası açıkça anlaşılamayan nassları yanlış tevil ederek, anladıklarını Selef-i salihinin yolu olarak savunan tekfircilere Selefiye denir. Selefin mezhebi vardır, Selefin , ehl-i sünnet vel cemaattir.Selefiye mezhebi diye bir şey yoktur. Hemen söyleyelim ki, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında, Selefiye denilen bir isim ve Selefiye Mezhebi diye bir `yazı` yoktur. Bu `isimler` mezhepsizler tarafından sonradan uydurulmuş ve bazı `din` adamı geçinen zevat tarafından, mezhepsizlerin kitapları Arabiden Türkçeye tercüme edilirken, Türkler arasında da yayılmaya başlamıştır. Selef-i salihin, hadis-i şerif ile meth ve sena buyurulmuş olan, ilk iki `asrın` müslümanlarıdır. Üçüncü ve dördüncü asırlarda gelen İslam âlimlerineHalef-i sadıkin denir. Bu şerefli insanların itikadına, Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebi denir. Bu mezhep, iman, inanış mezhebidir. Selef-i salihinin, yani Eshab-ı kiram ile Tabiin-i izamın imanları hep aynı idi. İnanışları arasında hiç fark yoktu. Şimdi yer yüzünde bulunan müslümanların çoğu, Ehl-i sünnet mezhebindedirler. Yetmişiki sapık bid’at fırkalarının hepsi ikinci asırdan sonra ortaya çıktı. Bunların bir kısmının kurucuları daha önceden yaşamış iseler de, kitaplarının yazılması ve toplu olarak ortaya çıkmaları ve Ehl-i sünnete karşı baş kaldırmaları Tabiin-i izamdan sonra oldu. Selefilerin İmam-ı Gazzali yanılgısı .. İmam El Gazzali hazretleri İlcam-ül-avam kitabında; “Bu kitapta itikad fırkalarından Selef mezhebinin hak olduğunu bildireceğim. Bu mezhepten ayrılanların bid’at sahibi olduklarını anlatacağım. Selef mezhebi demek, Eshabın ve Tabiinin itikadları demektir…”buyurarak Selef mezhebi demenin, Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebi demek olduğunu açıkça bildirmiştir. İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretlerinin yazdığı, Fıkh-ul-ekber kitabı, Ehl-i sünnet mezhebini müdafaa etmektedir. Bu kitapta ve imam-ı Gazali hazretlerinin, İlcam-ül-avam-anil-kelam kitabında Selefiye kelimesi yoktur. Bu iki `kitap` ve Fıkh-ul-ekber kitabının şerhleri arasında Kavl-ül-fasl kitabı, Ehl-i sünnet fırkasını bildirmekte ve bid’at fırkaları ile felsefecilere cevaplar vermektedir. Mısır’daki Ezher Üniversitesinden mezun üstad ibni Halife AliviAkıdet-üs-selefi vel-halef adlı kitabında şöyle yazmıştır: ibn-i Teymiye’yi kendilerine imam bildiler.” “Ebu Zehra Tarih-ül-mezahib-ül islamiyye kitabında yazdığı gibi, hicretin dördüncü asrında, Hanbeli mezhebinden ayrılan bazı kimseler, kendilerine Selefiyin ismini verdiler. Hanbeli mezhebi âlimlerinden Ebu’l-Ferec ibni Cevzi ve diğer âlimler bu selefilerin, Selef-i salihinin yolunda olmadıklarını, bid’at ehli, mücessime fırkasından olduklarını bildirerek, bu fitnenin yayılmasını önlediler. Daha sonra yedinci asırda, ibni Teymiye el-Harrani bu fitneyi tekrar alevlendirdi. Kendilerine Selefiye ismini takanlar, ibni Teymiye’yi kendilerine imam bildiler.” İbni Teymiye, Hanbeli mezhebinde olarak yetişti. Yani Ehl-i sünnet idi. Fakat sonradan `kendi` aklına uyarak, Ehli sünnet itikadında olmayan görüşler ortaya attı. Ehl-i sünnet itikadından ve dolayısı ile Hanbeli mezhebinden ayrılıp uzaklaştı. Ehl-i sünnetin reisi ise imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleridir. Ehl-i sünnetin reisi ise imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleridir. İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri, fıkıh bilgilerini toplayarak, kısımlara, kollara ayırdığı ve usuller, metotlar koyduğu gibi, Resulullahın ve Eshab-ı kiramın bildirdiği itikad, iman bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi. Talebesinden, ilm-i kelam, yani iman bilgileri mütehassısları yetişti. Bunlardan imam-ı a’zamın talebesi olan imam-ı Muhammed Şeybani’nin yetiştirdiklerinden, Ebu Bekri Cürcani dünyaca meşhur oldu. Bunun talebesinden de, Ebu Nasır-ı Iyad, kelam ilminde, Ebu Mensur-i Matüridi’yi yetiştirdi. Ebu Mensur, imam-ı a’zamdan gelen kelam bilgilerini kitaplara yazdı. Doğru yoldan sapmış olanlarla mücadele ederek, Ehl-i sünnet itikadını kuvvetlendirdi ve her tarafa yaydı. Taşköprüzade şöyle yazmıştır: “Ehl-i sünnet vel cemaatın kelam ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan biri Hanefi, diğeri Şafii’dir. Hanefi olanı, Ebu Mensur Matüridi, Şafii olanı ise Ebu’l Hasen el-Eşari’dir. - See more at: http://selefilik.com/selefilik-vehhabiligin-kamufle-adidir/#sthash.C0ZQEcO3.dpuf
world